Uzun ve dolu bir yaşamın ardından 100. yaş gününü kutlayan Leyla Hanım, çocukluğunda yaşadığı unutulmaz bir anıyı paylaştı. 1930'lu yıllarda, küçük bir şehirde düzenlenen bir halk etkinliğinde, Mustafa Kemal Atatürk'ü görme fırsatı buldu. O anı hafızasında canlandırırlarken, gözlerindeki parıltı ve yüzündeki tebessüm, o günün heyecanını hala taşıdığını gösteriyordu. Leyla Hanım'ın çocukları ve torunlarıyla birlikte düzenlenen doğum günü kutlamasına, sayısız anı ve geçmiş yılların sıcaklığı hakimdi. Yaşlı kadın, uzun ve zorlu bir hayatın ardından kazandığı deneyim ve bilgeliğin de keyfini sürüyordu. Doğum günü pastasındaki mumları üflerken, yüzünde tarifsiz bir mutluluk vardı. Kır saçları ve derin çizgileriyle, geçmiş yılların izlerini taşıyan yüzü, yaşadığı hayatın zenginliğini yansıtıyordu.
Bir Asrın Tanığı
Leyla Hanım, 100 yıl öncesinin yaşantısını ve o dönemin toplumsal dinamiklerini gözlemlemiş biriydi. Geçmişten bugüne uzanan yaşam öyküsü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana geçen süreci ve değişimi birebir yansıtıyor. Çocukluğunun geçtiği yerleşim yerinde, Atatürk'ün varlığının hayatına nasıl şekil verdiğini anlatırken, gözlerindeki parıltı hiç kaybolmadı. Çocuklarının da aynı şekilde Atatürk'ün izinden gittiğini ve onun ilkelerine bağlı kaldığını belirten Leyla Hanım, kendisinin de, çocuklarının da Atatürk'ü ve onun ideallerini her zaman yüreklerinde taşıdıklarını vurguladı. Leyla Hanım'ın anlatımları, sadece kişisel bir yaşam öyküsünün ötesine geçerek, bir dönemin tarihine tanıklık eden bir belgesel niteliğindeydi.
Aile Bağları ve Milli Gurur
Leyla Hanım'ın çocukları ve torunları da doğum gününde kendisine eşlik ederek, aile bağlarının ne kadar güçlü olduğunu gösterdiler. Ailenin büyük bir kısmı, meslek hayatlarında da başarı elde etmiş, toplumun çeşitli alanlarında yer almış bireylerden oluşuyordu. Leyla Hanım, çocuklarının ve torunlarının başarılarıyla gurur duyuyor ve onlarla birlikte geçirdiği zamanın değerini her zaman vurguluyordu. Ailenin Atatürk mirasına duyduğu bağlılık ve milli gurur, sohbetlerinin merkezinde yer alıyordu. Bu bağlılık, nesilden nesile aktarılan bir değerler bütünü olarak, ailenin yaşama bakış açısını şekillendiriyordu.
Unutulmaz Bir Anı
Leyla Hanım, Atatürk'ü gördüğü anı "o günkü heyecanı hiç unutamadığını" söyleyerek anlattı. O dönemki toplumsal atmosferi ve Atatürk'ün halkla olan ilişkisini gözlemleme fırsatı bulduğunu aktardı. Bu unutulmaz anı, Leyla Hanım'ın yaşamında önemli bir yer tutuyordu. Yaşamındaki diğer önemli olaylarla birlikte, geçmiş yılların güzel anılarını da kendisine armağan ediyordu. Geçen yüzyılın tanıklarından biri olarak, yaşama ve insanlığa dair çok şey öğrendiğini söyledi. Çocuklarına ve torunlarına da bu tecrübelerini aktarıyor ve gelecek nesiller için de değerli birer miras bırakıyordu.